Yağmur Öncesi -Derya Açıkel’den-Hürses

 

YAĞMUR ÖNCESİ

Yağmurdan Önce’ filmini izlediniz mi? İzlemediyseniz tam zamanıdır izlemenin. Ve izlediyseniz yeniden izlemenin…

Makedon yönetmen Manchevski’nin filmidir ‘Yağmurdan Önce’. Ülkesinde kan gövdeyi götürürken, Londra’da rahat bir yaşam sürdüren Makedonyalı bir gazetecinin öyküsünü anlatırmış gibi görünse de; film, aslında, Yugoslavya parçalanırken yaşanan çığlık çığlığa acının, sokaklar boyunca akıp giden kanın fotoğrafıdır. Yıllar yılı bir arada yaşamış, birbirinden kız alıp kız vermiş, akraba olmuş insanların birbirlerini boğazlar hale dönüşmelerinin acı öyküsüdür.

Beni en çok etkileyen filmlerden biridir Yağmurdan Önce. Sadece sağlam senaryosu ve sinema tekniğiyle değil; halkların bir arada yaşadığı bir coğrafyanın insanı olarak içime salıp yerleştirdiği o korkuyla da…

Evet, ben korkuyorum. Gencecik oğullarımın ölümünün acısını bastıramasa da, onunla yarışır büyüklükte bir korku var içimde. Bütün gün izlediğim öfkenin akacağı mecrayı şaşırmasından korkuyorum. Emperyalist devletlerin hiç vazgeçmedikleri bu ülkeyi parçalama amaçlarına hizmet ediyor olmaktan korkuyorum. Kürt dostlarımın, komşularımın, benden daha ‘insan’ Kürtlerin de, terörist hedef kabul edilip zarar görmelerinden korkuyorum. Kürt-Türk evliliklerinin (ki sayısı hiç de azımsanmayacak ölçüdedir) çirkin önyargılardan payını almasından ve bu evlilikten doğan çocukların geleceklerini yitirmelerinden korkuyorum. Öfkenin acıdan büyük olmasının yıkıcı sonuçlarından korkuyorum. İntikam duygusunun, yok edici yapısının insanlarımız üzerinde kurmakta olduğu egemenlikten korkuyorum. Farklılığın düşman sayılmasının, binlerce yıldır uygarlıklara ev sahipliği yapmış güzel Anadolu’mda doğal sayılır hale gelmesinden korkuyorum.

Ben çok korkuyorum… Belleğimdeki iç savaş fotoğraflarının bu ülkede gerçek olmasından korkuyorum. Beyrut’a, Yugoslavya’ya benzemekten; 6-7Eylül olaylarını yeniden yaşamaktan korkuyorum. Çirkin şoven duyguların, giderek bilenmesinden ve sonra birbirine yönelmesinden korkuyorum.

Linç psikolojisinden kurtulmak lazım bugün…

Yugoslavya’nın, Beyrut’un öyküsünü yeniden okumak, yeniden anlatmak lazım…

Bir ülkenin paramparça edilişinin, emperyalistlerin nasıl işine yaracağını, neredeyse bir yüzyıldır süregelen bağımsızlık mücadelesini nasıl boşa çıkaracağını öğrenmek, öğretmek lazım…

Ve şimdi, ‘Yağmurdan Önce’yi izlemek, yeniden izlemek, bir daha bir daha izlemek lazım. Filmin kahramanı Alexander’in, “Taraf olmalıyız. Şu ya da bu gruptan yana değil, hayattan yana” sözünü yazıp duvarlara asmak lazım…

Çünkü yağmur öncesinde ülke. Kara bulutlar toplandı, ha yağdı ha yağacak…

About Av.Nadire Özkaya

avukat - abogada
Bu yazı Yazı içinde yayınlandı. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Yorum bırakın